- Umut Öztürk’ü biraz tanıyabilir miyiz?
- İktisat fakültesi mezunuyum. 18 yıldır Türkiye’deki radyolarında farklı frekanslarda programlar yapıyorum. Aynı zamanda bir dönem televizyon programı yaptım, köşe yazılarım oldu. Bunların yanısıra özel etkinliklerde, resmi programlarda sunumlarda bulunuyorum.
- Kitap yazma fikri nereden çıktı?
- Söylevlerimi görsel bir argümanda toplamam gerektiğini düşündüm. Televizyon programları vs. çok içime sinmemişti. Kalıcı bir şey olması gerekiyordu. Aslında ilk düşüncem kişisel gelişim kitabı yazmaktı.
En büyük sıkıntımız iletişimsizlik
Toplum olarak en büyük sıkıntımızın iletişimsizlik olduğunu düşünüyorum. Bizim işimizde bile; aynı radyodayız, aynı televizyondayız, aynı gazetedeyiz ama birbirimizle çok az konuşuyoruz, çok az bilgi paylaşıyoruz. Herkes kendini işin reyting boyutuna kaptırmış durumda. Kitabımda da bunlardan bahsetmek istemiştim. İletişim fakirliğimiz ilk fikrimdi yani…
Radyo programlarında gerçek hikayelere şahit oluyorum
Ancak sonra dedimki, bu konuların uzmanları mevcut. Yazacağım kitap çok yavan ve eksik bilgiler içermemeli. Bu noktada elimdeki diğer verilerden yararlanmam gerektiğini düşündüm. Programlarımda her gün onlarca olaya, gerçek hayat hikayelerine şahit oluyorum. İşimiz öyle garip ve heyecan doluki...
Farklı insanların buluştuğu tek nokta; şarkılar
Çok farklı hayatlara dokunuyor, çok farklı kitlelere ulaşıyorsunuz. Bazen bir üniversite öğrencisi bazen bir tır şoförü sizi dinliyor. Çok farklı nüanslarda insanların aynı dokuda buluştuğu yer; şarkılar ve türkülerdir. Bende tam olarak bu ortak noktada duruyorum.Sahip olduğum bu zenginliği kaleme dökmek istedim.
- Kitabınızın konusu nedir?
- Bir gün radyo programım esnasında yaşadığım ilginç bir olaydan alıntı yaptım kitapta. Boşuna demiyoruz, “Bir frekans değiştirirsiniz ve hayatınız değişir” diye. Programdan çıktım, misafirimiz olduğunu söyledi arkadaşlarım. Bir hanımefendi pastasını almış ve bizi ziyarete gelmiş. “Hoşgeldiniz” dedim. 'Benim dinleyicim' düşüncesinin verdiği hafif bir egoizmle.
İntihar etmeye giden kadın radyoya geldi
Hanımefendi dedi ki, “Ben sizin dinleyiciniz değilim, hayranınız hiç değilim. Bu akşam sizi ilk defa dinledim. Boğaz Köprüsü'nden atlamaya gidiyordum. Çok bunalmış bir halde trafikte ilerlerken programınıza denk geldim.” Ve ben çok şaşırdım.
Hayat, zorluklara karşı göğüs gerebildiğin zaman güzeldir
Hanımefendi bu düşünceler içindeyken ben tamda o anlarda şu cümleleri kuruyordum programda. “Şuan İstanbul'da çok trafik var, aracındasın, biliyorum canında sıkkın ama aynaya bak çok güzelsin. Altındaki araca binme hayalinde olan milyonlarca insan var, farkına var. Dur ve yanındaki otobüse bak. Ayaktaki amca hasta olan kızının tedavisini nasıl yaptıracağını, yaşlı teyze kirasını nasıl ödeyeceğini düşünüyor. Bir başkası daha yeni babasını kaybetti. Hepimizin hayatında farklı acılar var. Her şey bu zorluklara göğüs gerebildiğimiz zaman güzel olacak.”
Kitabımda o hanımefendiyi anlattım
Hanımefendi bunları dinledikten sonra kim bu adam diye merak edip radyoya beni ziyarete gelmiş. Ben bu olaydan çok etkilenmiştim. Bir kaç sözümle birinin hayatına dokundum ve belki ona bir dönüm noktası yaşattım. Kitapta bu olayı bir beyefendi üzerinden ele alarak anlatmaya çalıştım.
- Karakterleri oluştururken nelere dikkat ettiniz?
- Kıyıda köşede kalmışkendini değersiz yalnız hisseden insanların duygularına dokunmaya çalıştım. Hayatta herkes kim olursa olsun değer görmeyi hakediyor.
Seni düşünen, seven birileri var
Son zamanlarda bu yalnızlık okadar büyüdüki… Sosyal medya peşinde koşuyoruz, iletişimimiz arttı falan diyoruz ama bütün bunlar bizi daha da yalnızlaştırıyor, farkında değiliz. Geçenlerde okudum; bir genç kız Facebook arkadaşı ona cevap yazmadı diye intihar etmiş. Ben bu kitapta dedim ki; ‘aslında yalnız değilsin. Seni düşünen, seven birileri var’.
- Radyoculuk sizi, ufkunuzu zenginleştiren bir okul gibi olmuş hayatınızda. İlk kitabınızla birlikte yazarlık deneyimide elde etmiş oldunuz. Konuşmakmı, yazmakmı desem hangisini tercih edersiniz?
- İktisat mezunuyum dedim ama sosyolojide yüksek lisans yapmış gibi zenginleştirdi beni radyo. Çünkü dediğim gibi çok farklı hayatları, insanları tanıyorum orada. Her gün yeni bir şeyler öğreniyorum. Kişisel olarak gelişiyorum.